top of page

Engelli Yaşamlar

Fatoş Somsa

3 Aralık Dünya Engelliler gününü tüm Türkiye ENGELSİZ YAŞAM dileği ile kutladı. Bütün kutlamalarda olduğu gibi umutlardan,hayallerden bahsederek. *

Hepimiz her yıl bu kutlamalar sırasında tekrar hatırlıyoruz ki Türkiye nüfusunun %12 gibi çok ciddi bir kısmı engelleriyle beraber yaşamak zorunda. Ancak bir hafta sonra normal yaşama dönüp kendi telaşlarımıza,hayallerimize,korkularımıza kapıldığımız ve sokaklarda neredeyse hiç engelli kardeşlerimize,ağabeylerimize,ablalarımızla karşılaşmadığımız için unutup gidiyoruz.

Sahi neredeydi bu insanlar, nereye gizleniyorlar.. Neden gizleniyorlar yada gizlenmek zorunda kalıyorlar… Sizce onlar diger sağlıklı insanlar gibi , alışveriş yapmak,sinemaya tiyatroya gitmek ,sokaklarda özgürce rüzgarın,güneşin,yağmurun tadını hissetmek mi istemiyorlar yoksa bu hakları ellerinden sessizce alınmış da seslerinimi duyuramıyorlar.

Dun gece TRT 1 de yayınlanan Sayın Tayfun Talipoğlu’nun yönettigi “ Nasılsınız?” programını izledim.. Gururlanmamak, ağlamamak ,engelli görünen arkadaşlarımızın başarısından etkilenmemek mümkün değildi… Oysa bu programda gördüklerimiz başarı örneklerinin sadece milyonda biri…. Ellerini hiçbir şekilde kullanamadığı için ağzı ile kitap yazan yazarımız Oğuz’dan Paris’lere kadar uzanıp kendi sergisini açabilme cesareti gösteren ve orada tek başına ülkemizi temsil eden ressam arkadaşımıza kadar… Sormadan edemedim kendime engelli olan bizmiydik yoksa onlarmı…

Bizdik tabiî ki , Engel beynimizdeydi çünkü…. Engel yüreğimizdeydi… Yüreğimiz engelliyordu onları yok saymayı… Elimizin ayağımızın sağlığı beynimizi bağlıyordu ,onlar kadar cesur ve azimli olmamamizi… Doğadanın harikalarından dilediğimiz zaman dilediğimiz şekilde yararlanabiliyor olmak ,her zaman elimizin altında olduğunu bilmekti bizi yaşam mücadelesinden koparan.. Kimsenin yarın ne olacağı bilinmez ancak mevcut koşullarımız içerisinde yaşam savaşına açık ara önde başladığımız halde şimdilerde açık ara gerilerde kaldığımızı gördüm..

Çok fazla bir şeyler istemiyorlardı aslında bizden ; - bizde varız bizleri yok sayamazsınız diyorlardı… Devletimize sesleniyorlardı , yaşamamız için bize iş sahası yaratınki kendi ekmeğimizi kazanabilelim diye ,Belediyelerimize sesleniyorlardı…Bizimde rahatça tekerlekli sandalyelerimizle yürüyebileceğimiz yollar,kaldırımlar yapın diye , mütahitlerimize mimarlarımıza sesleniyorlardı yaptığınız gökdelenlerde , devasa alışveriş merkezlerinde,yaşam alanlarınızda bizleride unutmayın diye , bizlere sesleniyorlardı , eğer imkanınız varsa bir elde siz uzatın sadece içimizden birine..

Deniz Yıldızı hiyakesindeki gibi… Milyonlarca deniz yıldızınını kurtarmak imkansız belki bir el tarafından… Ama bir el bir ele uzanında diğeri için çok şey değişiyor.

Eger bir deniz yıldızı kurtarma imkanızmızda yok ise, bizden beklenen sadece ama sadece varlıklarını unutmamamız… Otoparklarda , toplumsal alanlarda gördüğümüz engelli işaretlerinin sadece bir işaret bir sembol olmadığı hatırlamamızı ve oraları işgal etmememizi , sadece varlıklarına saygı göstererek yeni bir engel yaratmamamızı istiyorlardı…

Duyabiliyormusunuz sizde bu gizli çığlıkları ??

16/12/08 – Fatoş Somsa

 
 
 
bottom of page